İçindekiler
Dijital Oyunlar Ve Hukuk
Dijital Oyun Nedir?
“Oynamak” açısından bakıldığında dijital oyun, elektronik bir sistemle kullanıcının kurduğu bağlantı ve girdiği etkileşim neticesinde belirli / belirsiz direktif ve işlem talimatları ile oluşan sonucun görüntü ile gösterilmesidir. Oyun ise, bu işler ve işlemler bütününün kullanıcı ve yaratıcı taraflarında yarattığı üretme – fayda görme – tatmin olma sürecinin tamamı olarak nitelendirilmelidir. Zira Hukukta da, tanımın kapsadığı noktalar önemlidir ve işbu yazımızda oyunların üretiminden, kullanımına, kullanım sırasında ve sonrasında çıkan sonuçları da kapsayacak şekilde bir değerlendirme yapmak durumundayız.
Ne Zaman Dijital’dir?
Bir oyun elektronik sistemler tarafından yaratılıyor, kontrol ediliyor ve işlem görüyor ise dijital oyun olarak nitelenebilir ancak dijital oyunu en çok ayırt etmede kullanılan özellik; İNTERAKTİF olmasıdır. Bir başka deyişle oyunu oynayan kişiler oyunun ilerlemesinde ve iç değişime uğramasında bilfiil söz ve eylem sahibidir. Bu sayılan özelliklere sahip olduktan sonra, ilgili dijital yapının bir “oyun teorisi” doğar ve geliştiriciler bu teoriyi izler.
Ne Zaman Oyun’dur?
Bir dijital yapı, kullanıcısına eğlence (fun stimulation) sağladığı zaman, “oyun” olarak rahatlıkla nitelenebilir. Burada alınan eğlencenin türü, kime hitap ettiği, hangi insan ihtiyacına yönlendiği önem kazanmaz. Dijital yapıların, üretildiği ve sunulduğu ülkede uygulanan pozitif hukuk normlarına uygunluğu tabii ki ihmal edilmeyecektir. Direkt olarak “fun stimulation”a hitap etmekten ziyade sosyal ihtiyaçlara birincil amaçla hitap eden sistemler oyundan ziyade sosyal paylaşım yapıları olarak değerlendirilir ve pozitif hukukla da bu kategoriden ilişik kazanır.
Hukuk Bir Oyunla Ne Zaman İlgilenir?
Dijital oyun teorisinin kendi içinde bir hukuku olmakla birlikte, bu hukuka uygun olarak geliştirilen dijital oyunlar ve bunların tabi olacakları hukuki rejim arasında da sıkı bir ilişki kurulur. Oyun teorisinin temelini oluşturan iki unsur, oyunların (aynı anda/farklı zamanda) birden çok kişiyle oynanması ve belli kurallara tabi olmasıdır. Oyuncular oyunun kurallarını maddi boyutu olan bir varlık (data) ile uygulamaya geçirdiklerinde, bu varlığa oyunun özünü oluşturanlar (yaratıcılar) haricinde pek çok unsur (geliştiriciler/kullanıcılar) dahil olur.
Teorik olarak, aslında her oyun bir “çoklu eser” niteliğindedir. Ne var ki, fikri hakların özelliği gereği, oyunun maddi varlığının olmaması halinde, bu oyun zilyetliğe konu olamaz. Bir başka deyişle, fikri haklar üzerindeki hak soyut olup, ancak bir maddi varlığa büründüğünde korunacak hak durumuna gelirler. Bunu anlatmak için örnek verelim; kişiler arası oynanan, saklambaç, fiziki kağıt oyunları, yarışmalar gibi “olay” şeklinde cereyan eden oyunların dijital yahut fikirsel varlıkları yoktur. Ancak dijital oyunlar ‘fikir’ kapsamını aştığından ve somut bir varlığa (data – dijital proje) büründüğünden zilyetliğe ve mülkiyete konu olacaklar ve hukuki koruma kapsamında değerlendirileceklerdir.
Dijital Oyun Bir Eser Midir?
Multimedya kavramı, ses, müzik, video, fotoğraf, üç boyutlu grafikler ve animasyon gibi araçların en az birinin metinle birlikte kullanılması yoluyla oluşturulan ürüne denir. Bu nedenle, web siteleri de multimedya ürünlerdir. Ayrıca, multimedya kavramı, sayısal sistemlerin çevrimdışı ve çevrimiçi taşıyıcılarını da kapsar. Simülasyonlar, video ve bilgisayar oyunları da multimedya ürünleri olarak değerlendirilebilir.
Multimedya, bilgilerin ve verilerin üretimi, işlenmesi, şekillendirilmesi, renklendirilmesi, seslendirilmesi ve iletilmesi için kullanılan bir tekniktir. Eğer ses, müzik, video, fotoğraf, üç boyutlu grafikler ve animasyon gibi unsurlar dijital araçlar kullanılarak sayısal düzende sunuluyorsa, bu bir multimedya eseridir. Bu koşulu sağlayan tüm dijital oyunlar da, birer multimedya (çokluortam) eseridir.
Fikri Mülkiyet Hukukunda Oyunların Yeri
Oyunun teknik unsurlarını içeren yazılım kodları (arayüz, program akışı, müzik dosyaları vs.), telif koruması açısından ilim ve edebiyat eseri olarak değerlendirilmelidir. Bir oyunun yazılımı oluşturulmadan yaratılmış eser, sadece herhangi bir dizayn dokümanı veya ayrı ayrı yaratılmış eser parçalarıdır. Oyunun, bilgisayar programı özelliği gereği, kodları da telif koruması kapsamındadır.
Amerikan hukukuna göre, yazılımların herhangi bir donanım ile birlikte kullanılması şartıyla, yazılımların patent edilmesine olanak tanınmaktadır. Türkiye ve Kara Avrupası hukuk sistemlerinde bu koruma tanınmamış olsa da, Amerikan dijital oyun piyasasında, oyunların fikri mülkiyet kapsamında korunması için bu yönteme sıklıkla başvurulduğu gözlemlenmektedir.
Dijital oyunun kaynak kodları ayrıca ticari sır olarak da değerlendirilebilir ve korunması haksız rekabet hükümlerine tabi olabilir.
Oyunun içeriğinde paylaşılan yazılı konuşmalar, bilgiler gibi yaratımlar da yazılı olarak ifade edildikleri için edebi eser olarak değerlendirilmelidir. Çevirilerden dolayı oluşabilecek hak ihlalleri ilerideki bölümlerde açıklanacaktır.
Çizimler, grafikler, fotoğraflar ve dizaynlar (gerçek yer/kişi görüntüleri) ise, güzel sanat eseri veya endüstriyel tasarım kapsamında birer tasarım olarak nitelendirilebilir. Gerçek yerlerin veya kişilerin görüntülerinin dijital oyunlara adapte edilmesi halinde, ilgili yetkililerden veya kişilerden izin alınması gerekmektedir.
Oyunun dizaynını oluşturan karakterler, oyunda değer ve ilerleme yaratan araçlar, senaryo, öykü veya oyun mekanizması, yazılı koreografi niteliğine sahip olması (kodlar ve emirler aracılığıyla) sebebiyle, özgünlük içerdiği ve şartları oluştuğu takdirde bilim ve edebiyat eseri olarak tanımlanabilir.
Oyunda kullanılan sesler açısından müzik eseri, eğer var ise şarkı sözü açısından ilim ve edebiyat eseri niteliği kazandırılabilir. Bu müzikal unsurların, oyun ile ortaya çıkan dijital yaratımdan bağımsız, genellikle lisans anlaşması ile eser sahibinden alındığı göz önünde bulundurulduğunda, oyunun yaratımı sürecine dahil olmamış eser sahibinin manevi haklarının tehlike altına girmesi söz konusu olabilir. Bu durum, İngiltere ve Amerika gibi eser sahibine manevi hak tanımayan ülkelerde problem yaratmamakla birlikte, Fransa gibi manevi hakların devredilemez nitelikte olduğu ülkelerde ciddi hukuki sorunlara yol açmaktadır.
Türk hukukunda ise, manevi haklar devredilememekle birlikte, kullanımı konusunda üçüncü kişilere izin verilebilir. Bu noktada, eser sahibi ile yapılacak lisans anlaşmalarında, umuma arz salahiyeti ve eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkının kullanımı için, bu iznin alınmış olması gerekmektedir. Yine de FSEK (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu)’te düzenlenmiş manevi haklar açısından; eser sahibi, kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri ve umuma arzı men etme yetkisine sahiptir. Manevi haklardan sözleşme ile vazgeçilmiş olsa bile, şeref ve itibarın zedelenmesi halinde, bu haklar eser sahibi tarafından uygulanabilir hale gelir.
Dijital Oyunlarda Tüketici Hakları, Global Hak ve Yükümler, Güncel Hukuki Sorunlar gibi başlıkların işlendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.