İçindekiler
Geleneksel Haksız Kazanç ve Tefecilik
Tefecilik suçu, birey ve şirketlere piyasa faiz rayicinin üzerinde bir faiz uygulayarak kişileri kurum ve banka takibinde kredi almak zorunluluğundan kurtardığını vaat eden, geleneksel bir haksız kazanç yoludur ve yüzyıllardır değişen hukuk ve ekonomi sistemlerine adapte olarak varlığını sürdürmektedir. Mağdurları açısından banka kredilerinden farklı ve daha mühim riskler barındıran tefecilik faaliyeti dijitalleşen ve bilgiye erişimin kolaylaştığı günümüzde bireylerin bilinçlendirilmesiyle ortadan kaldırabilecek konuma gelmiş olsa da geleneksel tercih yöntemi olarak bilincin az olduğu kişiler ve toplumlar arasında halen kullanılmaktadır.
Ülkemizin de dünya ile paralel bir gelişim ve bilinç artışı sağlaması ve bu surette geleneksel haksız kazanç yollarının önüne geçilmesi gerektiği gerçeğinde farkındalık sağlanması gerekir. Ancak yine bununla paralel olarak arama motorları ve forumlarda da tefecilerin reklam ve anahtar kelime hizmetlerini kullandığını, dolayısıyla bu suçun faillerinin de dijitalleştiğini görebiliyoruz. Bu hususta internet bileşenleri ve sosyal medya platformlarının belirlediği topluluk kurallarına tefecilik gibi mali suçlarda da uyum ve denetimi sıkı olarak sağlaması gerekmektedir.
Tefecilik Suçu
Tefecilik dendiğinde anlaşılan temel şey, bazı kişilerin şahsen veya ticaret şirketleri vasıtasıyla başka kişilere fahiş oranlarda faizlerle birilerine borç para vermesi ve paranın belirledikleri vakitte ödenmemesi durumunda cebir, tehdit gibi yollarla geri almaya çalışmalarıdır.
Bu kişilerin yaptıkları temelde bir ödünç para verme işlemi olsa da, hukuk kuralları ve ticari teamülle sınırlanan koşullar olmadığından, failler kişileri bu sınırlamalardan özgür kıldıkları vaadi ile kendilerine çekmekte ve yasal ödünç para veren kurumlar olan banka ve diğer aracı kurumları da sıkı kuralları ile suçlamaktadır.
Yine de herkesçe bilindiği üzere, yasal ödünç para veren banka ve aracı kurumlar, borçlularının üzerine silahlı kişileri göndererek canlarına kast etmezler, ipotek tesisine başvursalar da sıklıkla tefecilerin yaptığı gibi mağdurun ev ve araçlarını üzerlerine geçirtmezler, kişilerin kendisini veya yakınlarını öldürmekle tehdit etmezler, ve kurum bünyelerinde sabıkası kabarık kişileri zorla alma tipi eylemler için barındırmazlar. Tefeciler para kazanmak için her yolu meşru gören ve suç işlemeyi kendilerine meslek edinmiş, yaşamlarını bu yolla sürdüren kimselerdir.
Tefecilik Fiili ve Görülen En Sık Tefecilik Faaliyetleri
Ekonomik bir kazanç sağlama amacıyla ödünç para verilmesini bankalar nezdinde düzenleyen ve idari ve yargısal denetim altına alınmasını sağlayan kanun koyucu, maddi menfaat sağlama amacıyla izin ve kurallar harici ödünç para verilmesini suç kapsamına almıştır. Özetle bankacılık faaliyeti yürüten kurumlar haricinde olan kişi ve kurumların ekonomik kazanç sağlama amacıyla ödünç para vermesi tefecilik suçu kapsamındadır. Buradan da anlamaktayız ki, bir kişinin diğer bir kişiye faiz gibi bir fayda eklemeksizin arızi bir şekilde borç para vermesi temelde suç olmayıp, bunu maddi fayda sağlama amacını güderek yapan kişiler aslında suç işlediklerinin farkına varmamışlardır.
Tefecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar başlıklı Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar Bölümünde düzenlenmiş olup, kanunda bulunduğu bölüm gereği, toplum yararı ve toplum nezdinde bireylerin ekonomik durumun korunmasının amaçlamaktadır.
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Tefecilik suçunun oluşması için ilk önce kasıt (manevi unsur) gereklidir, yani kişi kazanç elde etme kastıyla ödünç para verdiği an tefecilik suçuna ilişkin olarak cezai sorumluluğu doğacaktır. Bu bağlamda para kazanma kastı ile para verilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir. Bu nedenledir ki ödünç verilen paranın kazanç elde edilecek kısmı ile tekrar ödünç verene iade edilmesine gerek olmadığı gibi ödünç alan kişinin faizi ile geri ödeme yapıp yapmaması suçun oluşmasında belirleyici değildir.
Bunların yanında tefecilik faaliyetlerini gerçekleştiren kişiler genellikle ödünç para vererek ve misli ile geri alarak kazanç sağlamayı meslek veya bir gelir kaynağı haline getirseler dahi, kazanç sağlama amacıyla paranın bir kereye mahsus olarak ödünç verilmesi halinde de suç işlenmiş sayılmaktadır.
Tefecilik Suçunun Oluştuğu Haller
Bireylerin ekonomik sıkıntı içinde olduğu ve çeşitli nedenler veya çekincelerle bankalar aracılığıyla borç para alamadığı durumlarda tefeci olarak nitelendirilen kişilerde yasa dışı yollarla borç alması durumu yaygın olarak üç halde meydana gelmektedir. Bunlar; ödünç para vererek işlenen tefecilik suçu, senet kırdırma yoluyla işlenen tefecilik suçu ve kredi kartı (pos) tefeciliğidir.
Ödünç Para Verme Yoluyla İşlenen Tefecilik Suçu
Ekonomik sıkıntı içinde olan bireylere kendi istekleri ile ekonomik bir kazanç sağlama amacıyla doğrudan faiz uygulanarak ödünç para verilerek işlenmekte olup, verilen bu ödünç paranın ödünç paranın birden fazla yol ile verilmesi mümkündür. Verilen bu ödünç para genellikle elden teslim edildiği gibi nadiren havale ya da EFT yoluyla da verilebilir. Bununla beraber yasadaki düzenleme gereği tefecilik suçunun oluşması için ödünç verilen sadece para olabileceği gibi geri ödemenin para ile yapılması şart değildir.
Biraz açarsak ödünç altın verip, daha sonra yüksek faiziyle ödünç altın almak tam olarak tefecilik suçunu oluşturmadığı gibi ödünç para verip daha sonra yüksek faiziyle altınla geri ödeme alınması durumunda tefecilik suçu oluşmaktadır.
Senet Kırdırma Yoluyla İşlenen Tefecilik Suçu
Ekonomik sıkıntı içinde olan bireylerin, bir senet karşılığında ve senette belirtilen bedelden daha az bir miktar karşılığında devredilerek nakit paraya dönüştürülmesi ile işlenen bir tefecilik suçu tipi olup, bu senet kırdırma yoluyla işlenen tefecilik suçunda henüz vadesi gelmemiş olan bono veya senetler üzerinde belirtilen miktardan daha az miktar para karşılığında da başkasına devredilmektedir.
Bu durum tefecilik eylemlerini bir gelir kaynağı haline getiren kişilerce yapılsa da, senet devretmenin veya ciro etmenin hukuki sorumluluğunun bilincinde olmayan bireylerce de yapılmaktadır.
Biraz açarsak elinde gerçek bir borca dayalı bir senet bulunan ancak ekonomik yönden tahsil gücüne sahip olmayan kişiler yanlış yönlendirmelerle, gerçekten tefeciliği gelir kaynağı haline getiren kimselere senetlerini cirolamakta ve hiçbir şekilde maddi kazanç sağlamadıkları gibi bir de ciro ettikleri senetlerin keşideci tarafından tahsil edilemediği kişiden tahsil edilemediği kısım, kendilerinden tahsil edilmektedir.
Sonuç olarak; toplum bu konuda yeterince bilinçlendirilmediği için bir çok senet alacaklısı hem alacaklı oldukları senetlerin borçlusu durumuna düşmekte hem de bazı durumlarda tefecilik suçundan yargılanmaktadırlar.
Bu nedenle kişilerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve tahsil gücüne sahip olmayan senet alacaklılarının sadece bankalar aracılığıyla bu şekilde bir alacaklarını tahsil etmelerinin kendileri için daha az riskli olduğunun anlatılması da tefecilik suçunun önüne geçilmesinde büyük öneme sahiptir.
Bunların yanında, iki tarafın da imzasıyla taraflardan birini diğerine belirli bir vadede ödeme yapma konusunda zorunlu kılan bir kıymetli evrak olan ve İspat belgesi olarak da nitelendirilen senetler, en eski hukuk belgelerinden biri olup, kökeni ise Roma Hukuku’na kadar dayanmaktadır. Bankacılık sistemlerinin bu kadar geliştiği günümüzde ise bu ilkel ve suiistimal edilmesi mümkün olan bu belgelerin halen ekonomik ve ticari yaşamda bu denli yaygın olması da ancak gelişime kapalı olmakla açıklanabilir.
Kredi Kartları Aracılıyla Tefecilik veya POS Cihazı Tefeciliği
Kredi kartı tefeciliği veya diğer adıyla POS tefeciliğinde ise geleneksel tefecilik eyleminin unsurlarının beraberine tefecilik suçu kredi kartları aracılıyla yani gerçekte alışveriş yapılmadığı halde kredi kartı ile para tahsilinde bulunulmasıyla işlenmektedir. Yöntem ise yasal dışı faizle borç para alacak olan kişinin kredi kartından çekilen paradan daha düşük bir miktarın tefeci tarafından kendisinin ödenmesi yoluyla işlendiği gibi, borç para veren kişi kredi kartından çektiği miktardan kendisine komisyon almaktadır.
Yaygın örneği ise, borç para alan kişi tefeciye başvurarak 20.000 TL’ye borç almak istediğini belirtmektedir, ancak yasa dışı faizle borç veren kişi yani tefeci, kredi kartından 30.000 TL çekerek sadece 20.000 TL’yi borç alan kişiye vermektedir. Sonuç olarak 20.000 TL borç alan kişi bankaya 30.000 TL ödemek zorunda kalacaktır ve tefecilik suçunu işleyen kişi veya kişiler bankacılık sistemlerine bu şekilde kötüye kullanarak haksız bir kazanç elde etmektedir.
Sonuç Olarak
Tefecilik suçuna yönelik ve tefecilik suçuyla bağlantılı eylemler hem ülke ekonomisi için hem de bireylerin can ve mal güvenliği için büyük tehlike arz ettiği gibi, gerek geleneksel gerek teknolojik ödeme ve ispat yöntemlerini araç olarak kullanmaktadır. Bu nedenle toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi adına da hem kamu kurum ve kuruluşlarına hem de sivil toplum kuruluşlarına bir çok görev düştüğü gerçeğini kabul etmek doğru olacaktır.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.