Bilişim ve Teknoloji HukukuCeza Hukuku

Ponzi (Piramit) Dolandırıcılığı Mali Suçlar

Ponzi (Piramit) Dolandırıcılığı

1920 yılında ilk uygulanmaya başlandığı düşünülürse, yaklaşık 100 yıldır kullanılan bir dolandırıcılık yöntemi olan Ponzi, ismini kayıtlı ilk sistem sahibi Charles Ponzi‘den almaktadır. Yine şemasının piramit şeklini andırması sebebi ile de Piramit Dolandırıcılığı adıyla da bilinir.

Piramit Sistem Nedir?

Esasen bir kâr dağıtma sistemi olarak düşünülebilecek bu sistem, kendini uzun vadede besleyemiyor olduğundan, genellikle sistemin çökmesi ve anaparanın sistem sahibi yahut kullanıcıları üzerinde kalması ile sonuçlandığından, tüm Piramit sistemler sahibinin anaparayı kaçırması ile sonuçlanmaktadır.

Piramit Sistem Nasıl Kurulur?

Sistemde bir menkul değer yahut mal üzerinden kâr elde edileceği yatırımcılara bildirilir. Bazen bu, madden yada manen önemsiz değerde mallar üzerinden dahi gerçekleşebilir ancak sistem öğeleri yatırımcı adaylarına işlemleri ve kâr umudunu öyle ustalıkla sunar ki, yatırımcı esasen kullanılan malın değersiz olduğunun farkına bile varmaz.

Ponzi Şeması Hangi Ülkelerde Daha Sık Görülür?

Konu ettiğimiz sistem aslında, gelişmiş ve optimum ekonomik verimlilik hedefindeki üretken ülkelerde uygulanan düşük faize önemli bir alternatif getirmekle, ekonomi aktörlerinin yatırımcıya sağladıkları nispeten düşük faiz ve kâr gelirinden daha yüksek getiri vermekle övünür. Zaten sistemin geniş çaplı kitlelere ulaşmasının en temel anahtarı da budur. Bu sebeple Ponzi şemasına teoride en çok gelişmekte olan ekonomilerde rastlarız.

Gelişmişlik düzeyi yüksek ekonomilerde yatırımcı ve hane halkı, kendilerine pazarlanan şemanın esasında dolandırma kastı içerdiğini anlayacak derecede piyasa bilgisine sahip olmaktadır. Bu sebeple de, ülke ekonomisindeki kâr etme yollarının, faiz geliri elde etme hırsı ve emelindeki kişilere hitap etmediği orta çaptaki ekonomilerde sık görülen Ponzi, İnternetin ekonomik hayata tam entegre olmasıyla da beraber, geniş kitleleri etkilemektedir.

Sistem Yatırımcısını Nasıl İkna Eder?

Yüksek kâr oranı, parasını faiz ile değerlendirmek amacındaki herkesi etkileyebilir. Sıradan yatırım araçlarından daha yüksek kâr getirisini de yine, hızlı satış ve devinimli şeması ile sağlayacağını, sürekli olarak mal alınıp satılacağını, bu sebeple komisyon ve aracı geliri oranına yakın yada yüksek getiri vereceğini insanlara taahhüt eder.

Bu sayede sisteme yatırımcılardan ana para toplanmaya başlanır ve sistem başlangıcında örneğin %10 taahhüt edilen faiz, dönem sonunda yatırımcısına ödenebilir hale gelir. Esasında sistem kâr elde etmemektedir, sadece kendisine yatan ana parayı faiz gibi diğer yatırımcılara dağıtmaya başlamıştır.

 

Kurulan Sistem Hangi Noktada Çöker?

Yatırdığı anaparasına faiz geliri alan yatırımcı, sisteme güvenmeye başlar. Bu gelişim esnasında sistem yeni yatırımcılar da toplar ve topladığı her büyük gruba, önceki yatırımcılara vaat ettiğinden bir miktar daha yüksek faiz ve kâr taahhüt etmeye başlar (%12-14 gibi) Bu şekilde büyük yatırımcı alanlarına sızan sistem, bir süre daha anaparayı yeni yatırımcılara da faizle ödeyerek, güven alanını büyütür. Yaratılan bu döngü ile, içinde bulunulan ekonomik sistem de büyük bir resesyon (durağanlık) yaşamadığı müddetçe yeni yatırımcı çekmeye devam eder ve ana para miktarı ciddi oranda büyür.

Bu süreçte anaparasını faiz ile birlikte çekmek isteyen yatırımcılara, sistemin olgunluğuna göre bazen bu talepleri ödenir bazen de daha fazla yatırım yapması istenir. Ancak sistem esasen bir şey satmadığından yahut parayı normal ekonomik düzende olduğundan fazla büyütemediğinden, yeni yatırımcıya ihtiyacı git gide artar. Sistemin ana aktörlerinin de bu sırada varlıkları büyüme eğilimi gösterir.

Kurulan şemaya güven de bu aşamada sıkı gözlemlenmek zorundadır. Güvenin azalması riskine karşı sistem aktörleri tetikte kalır. Herhangi bir toplu talep yaşanması halinde sistemi kapatmak için hazır beklerler.

Ponzi oyunu karakteristiği gereği sonsuza dek süremeyecektir. Şemaya katılımın azalması yahut toplu taleplerin artması yada sistemin ana aktörleri için yeterli varlığa ulaşılması durumlarında, sistem kapatılır ve yatırımcı olduğunu zannederek sisteme giren mağdurların ana parası içeride kalır.

Ponzi’de Faiz / Kâr Var Mıdır? Varsa Nasıl İstenir?

Kendi karakteristik şemasının dışına çıkamayan Ponzi, esasen sadece ve sadece yatırımcıların ana parasını birbirlerine faiz olarak ödemektedir. Bunu da sadece güven sağlamak ve yeni yatırımcı çekmek amaçları ile yapan aktörler, sistemi kapatmalarının ardından ana parayı önceden belirledikleri şahsi yada ortaklık hesaplarına yönlendirir ve çoğu zaman da Kripto varlıklara çevirmek suretiyle takibini zorlaştırır.

Ponzi sisteminin kurbanları, yatırdıkları paranın herhangi bir faiz geliri yada kâr elde etmediğini, elde etmiş olsa bile bu kâr edinimi sistem dışı yapıldığından, bu konuda talepkâr olamayacaklarını bilmelidir. Zira anaparası da artık sistem aktörlerinin elindedir ve takip edilmesi yahut tipik hukuk yollarıyla tahsil edilmesi imkansız hale gelmiştir.

Dolandırılan Paranın Geri Alınması İçin Neler Yapılabilir?

Ponzi dolandırıcılığı, gerçek şeması mağdurdan saklanan, çeşitli hileli beyanlar ile paranın irade dahilinde kendilerine geçmesini sağlayan bir dolandırıcılık türüdür. Günümüzde Nitelikli biçimde işlenen bu dolandırıcılık türü, çeşitli İnternet ve Banka kanalları ile gerçekleştirildiğinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 158. maddesinin 1-f bendinde yer alan Nitelikli Dolandırıcılık suçuna vücut verir.

Dolandırılan bu aşamada en önce, konuyu şikayet ile yargı makamları önüne taşımalıdır. Mağdurun sisteme hangi kişi ile, ne gibi bir aldatma zinciri ile alındığı büyük önem arz etmektedir. Dolandırıcılık suçlarında Türk Savcılıklarının yorumu, suçun karakteristiği bakımından, kişinin basit yalanlar ile değil, ustalıkla gizlenmiş ve mağdurun denetiminden çıkan kimi adımlar ile, ustalık gerektiren aldatma faaliyeti arandığı, ancak bu surette dolandırıcılık olarak değerlendirilerek kovuşturulabileceği yönünde olmuştur.

Dolayısıyla mağdur olayı başından sonuna iyi tahlil etmeli ve yargı makamlarının önüne çıkarırken yaşanan “aldatma kastı”nı çok net biçimde ortaya koymalıdır. Sistemin işleyişi, yargı makamlarının konuya bakışı ve yaşanan mağduriyetin aldatma kastı ile gerçekleştirildiği, ve hatta mağduriyetin nasıl giderileceği hususlarında tecrübeli bir avukata danışmanız faydalı olacaktır.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00

GİZLİLİK

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu