Vergi HukukuVergi Usul Kanunu

Vergi Kaçakçılığı Suçunda Cezalandırma Esasları – 1

Vergi Kaçakçılığı Suçunda Cezalandırma Esasları

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi ile düzenlenen vergi kaçakçılığı suçları için esas itibariyle biri hapis cezası diğeri idari nitelikteki vergi ziyaı cezası olmak üzere iki tür yaptırım uygulanmaktadır. Maddenin (a) bendindeki suçlar için on sekiz aydan üç yıla kadar, (b) bendindeki suçlar için üç yıldan beş yıla kadar ve (c) bendindeki suçlar için de iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası uygulanacaktır. Vergi kaçakçılığı suçunu oluşturan fiillerle aynı zamanda vergi ziyaına da neden olunmuşsa ziyaa uğratılan verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilecektir.

Bunların yanı sıra bazı durumlarda kaçakçılık suçu oluşturan fiil için usulsüzlük cezası uygulanası da gündeme gelebilecektir. Örneğin, muhasebe hilesi yapılması durumunda aynı zamanda Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen muhasebe standartlarına ve tek düzen hesap planına ilişkin kural ve standartlara uyulmadığı için, söz konusu Kanunun 353. maddesinin 6. bendine istinaden özel usulsüzlük cezası uygulanacaktır.

Suç oluşturan bir fiil için aynı zamanda idari yaptırım uygulanması uygulamada sorunlara neden olmaktadır. Çünkü, vergi dairesine gelen vergi inceleme raporu üzerine vergi dairesince ceza kesilmekte ve mükellefe tebliğ edilmektedir. Aynı zamanda ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulmaktadır.

Önemli Husus:

Bu uygulama özellikle ceza yargılaması sonucu yargılanan kişinin fail olmadığı veya kullanılan belgenin sahte olmadığı gibi gerekçelerle beraat kararı verilmesi durumunda vergi ziyaı cezasına ilişkin düzeltme yapılması imkanını ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle sorunun çözümü için üç kat ceza uygulamasının kaldırılmalı, vergi ziyaına 359. maddede yer verilen fiiller nedeniyle sebebiyet verilmesi durumunda da bir kat ceza kesilmesine ve ceza mahkemesi suçun işlendiğine karar verdiğinde de ziya uğratılan verginin iki katı tutarında adli para cezasına hükmedilmesine ilişkin düzenleme yapılmalıdır.

4369 sayılı Kanunla değişik 359. maddenin (b) bendinde yer alan suçların 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren 8.2.2008 tarihine kadar işlenmesi halinde;

– Cezanın alt sınırı onsekiz ay olduğundan seçenek yaptırımların uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle seçenek yaptırım olarak öngörülen adli para cezasına çevrilemez.
– İki yıl (fiili işlediği sırada altmış beş yaşını bitirmiş veya onsekiz yaşını doldurmamış olanlar için üç yıldır) veya daha az süreli hapis cezasına hükmolunması durumunda hapis cezası ertelenebilir.

08.02.2008 Tarihinden İtibaren İşlenen Suçlarda Durum Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu tarihten itibaren işlenen suçlara maddenin yeni hali uygulanacaktır. Yapılan değişiklikle cezaların alt ve üst sınırları artırıldığından 08.02.2008 tarihinden önce işlenmiş suçlar için lehe olan kanunun uygulanması ilkesi gereği değişiklik öncesi 359. madde uygulanacaktır.

Buna göre 08.02.2008 tarihinden itibaren Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin (a) bendinde yer alan suçların işlenmesi halinde;

– Cezanın alt sınırı altı aydan bir yıla çıkarılmış olmakla birlikte cezaya bir yıl olarak hükmolunması durumunda seçenek yaptırımlar uygulanabilecektir. Seçenek yaptırım olarak adli para cezasının uygulanması durumunda, adli para cezasına çevirme işleminde bir gün karşılığı olarak en az yirmi en fazla yüz Türk Lirası uygulanır.

Hükmolunan para cezası ertelenemez ancak, hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda seçenek yaptırımın değiştirilmesine karar verilebilir.

– İki yıl (fiili işlediği sırada altmış beş yaşını bitirmiş veya onsekiz yaşını doldurmamış olanlar için üç yıldır) veya daha az süreli hapis cezasına hükmolunması durumunda hapis cezası ertelenebilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin (b) bendinde yer alan suçların işlenmesi halinde;

– Ceza için seçenek yaptırımlar uygulanması ve adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

– Fiili işlediği sırada altmış beş yaşını bitirmiş veya onsekiz yaşını doldurmamış olanlar için hükmedilen cezanın 3 yıl olması durumunda erteleme imkânı vardır. Bunun dışında ceza ertelenemez.

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin (c) bendinde yer alan suçların işlenmesi halinde;

– Ceza için seçenek yaptırımlar uygulanması ve adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

– Cezanın iki yıl olarak belirlenmesi durumunda hapis cezası ertelenebilir. Ertelenebilecek cezanın üst sınırı, fiili işlediği sırada altmış beş yaşını bitirmiş veya onsekiz yaşını doldurmamış olanlar
için üç yıldır.

10. maddeye göre tüzel kişiliği olmayan kuruluşların mükellef veya vergi sorumlusu olmaları durumunda bunlara düşen ödevler bu kuruluşları idare edenler veya varsa temsilcileri tarafından yerine getirilir. Bu nedenle bu kuruluşlarda ceza sorumlusu olaydan önce, vekâletname ile yönetimi yüklenen, suçun ayrıntılarını bilen ve suçun oluşmasında rolü olan temsilcilerdir.

Adi Ortaklıklarda Vergi Kaçakçılığı Takibi

Adi şirketler de tüzel kişiliği olmayan ve Borçlar Kanunu’nun 520. maddesine istinaden iki veya daha fazla kişi tarafından kurulan ortaklıklardır. Adi ortaklıklarda prensip olarak her ortağın idare ve temsil yetkisi vardır. Ancak anılan Kanunun 525. maddesine göre, sözleşme ile veya ortakların kararı ile şirketin idaresi ortaklardan bir veya birkaçına yahut dışarıdan birine bırakılabilir. Bu nedenle tüm
ortakların ayrı ayrı cezai sorumlulukları bulunur.

Ancak ortaklık sözleşmesiyle veya sonradan ortaklığı temsil ve idare yetkisi ortaklardan birine, birkaçına veya ortak olmayan bir başka şahsa bırakılmışsa temsil veya idare yetkisi kendisine bırakılan şahıs kaçakçılık suçunun muhatabı olacaktır. Bunun için ortakların birlikte sorumlu olup olmadıkları, herhangi birisinin kanuni temsilci niteliğini haiz olup olmadığı araştırılmalıdır.

Gerçek kişilerin sorumluluğu ile ilgili açıklamalarda da belirttiğimiz üzere tüzel kişiliği olmayan kuruluşlarda idare yetkisi olanların bilgisi ve isteği dışında diğer kişilerce işlenen fiillerde sorumluluk fiili işleyen kişiye aittir.

Şirketler Kanuni Temsilcilerinin Vergisel Konumu

Tüzel kişiler kanuni temsilcileri vasıtasıyla yönetilirler ve istihdam edilen personel bu kişilerin emir ve talimatlarıyla iş görür. Bu nedenle ilke olarak işlenen suçlardan dolayı kanuni temsilcilerin cezai sorumluluğunu kabul edilmesi gerekir.

Burada sorun, kanuni temsilcinin birden fazla olması ve kaçakçılık suçunu oluşturan fiilin kanuni temsilci veya temsilcilerin bilgisi ve onayı dışında işlenmiş olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Eğer kanuni temsilci birden fazla ise cezaya muhatap olacak kanuni temsilcinin, fiil ve fail arasındaki illiyet bağı dikkate alınmak ve temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar araştırılmak suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir. Nitekim Y. 11. Ceza Dairesi 10.05.2000 tarih ve E. 2000/2004, K. 2000/2059 sayılı kararı ile suç tarihinde limited şirketin işlerini yürütmekle sorumlu olan kişinin araştırılmadan mahkûmiyete karar verilmesini yasaya aykırı bulmuştur.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hukuka aykırılık unsuru vergi kaçakçılığı suçları bakımından ayrı bir özellik göstermemektedir. Hukuka uygunluk sebeplerinden sadece zorunluluk durumu (ıztırar hali), kaçakçılık suçlarında bir hukuka uygunluk sebebi oluşturabilir.

Zorunluluk durumu Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre “gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

Örneğin, mükellefin kendisinin sebep olmadığı (sosyal veya siyasal sebeplerle meydana gelen) iflas tehlikesinden kurtulmak için vergi kaçakçılığı suçunun işlenmesi durumunda zorunluluk hali, ceza verilmesine engel teşkil eder.

Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00

GİZLİLİK

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu