Dilekçelerin Verileceği Yerler
İYUK Madde 4
Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir.
İYUK 4. Madde Danıştay Kararları
DANIŞTAY 15. DAİRE Esas : 2011/163 Karar : 2011/3444
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi`nce gereği görüşüldü:
8/6/2011 tarih ve 27958 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan 635 ve 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın tüzel kişiliğinin kaldırıldığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın kurularak Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nün adı geçen Bakanlığa bağlandığı anlaşıldığından, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı`nın davalı idare olarak kabul edilmesinden sonra işin esasına geçildi:
Dava; 4077 sayılı Kanun hükümlerine aykırı davranıldığı belirtilerek davacı şirkete 59.192-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 10/7/2007 tarih ve 142 sayılı Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 6. İdare Mahkemesi’nce; dava konusu işlemin 23/7/2007 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, 4077 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca bu işleme karşı 7 gün içerisinde en geç 30/7/2007 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 3/8/2007 tarihinde açılan davanın 2577 sayılı Kanun`un 15/1-b maddesi uyarınca esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Danıştay Başsavcılığı`nca, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen kanun yararına bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 51. maddesinde, idare mahkemelerince “kesin olarak verilen” kararların da kanun yararına temyiz olunacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, kanun yararına bozmanın amaç ve işlevi dikkate alındığında idare mahkemesince verilen kesin kararların da kanun yararına temyiz olunabileceğine karar verilerek, esasa geçildi:
2577 sayılı Kanun`un 4. maddesinde; dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrakın, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebileceği, 6. maddesinin birinci fıkrasında ise; Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya 4. maddede yazılı yerlere verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısının dilekçenin üzerine yazılacağı, davanın bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılacağı kuralına yer verilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 26. maddesinin ikinci fıkrasında ise; bu Kanun`da öngörülen para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı ve zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı, itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete 4077 sayılı Kanun uyarınca verilen idarî para cezasının 23/7/2007 tarihinde tebliğ edildiği, bu işleme karşı Ankara İdare Mahkemesine gönderilmek üzere, 30/7/2007 tarihinde İstanbul İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçe ile dava açıldığı, aynı tarihte harç ve posta giderlerinin yatırıldığı, 2577 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca dava dilekçesinin İstanbul İdare Mahkemesi kayıtlarına giriş tarihi esas alındığında, davanın 4077 sayılı Kanun`un 26. maddesine uygun olarak süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davayı süre aşımı nedeniyle reddeden İdare mahkemesi kararının kanun yararına bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin 13/9/2007 tarih ve E: 2007/902, K: 2007/1375 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere ( KANUN YARARINA BOZULMASINA ), kararın birer örneğinin ilgili G….. ve T….. Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve kararın Resmî Gazete`de ( YAYIMLANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi
DANIŞTAY 6. DAİRE Esas: 2010/6633 Karar: 2014/1248
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından ithal edilen eşyaya ilişkin olarak proforma faturada yer alan kıymet üzerinden tahakkuk ettirilerek ödenen gümrük ve katma değer vergisinin, orijinal faturasındaki kıymete göre oluşan fazlaya ilişkin kısmının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali yolundaki …. Vergi Mahkemesinin 16.11.2001 gün ve E: 2001/148; K: 2001/451 sayılı kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin 26.9.2005 gün ve E: 2002/412; K: 2005/2066 sayılı kararıyla bozulduğu; bozma kararının, davacı Şirketin vekili Av. ….`na, “…. Cad. …. İş Merkezi No…., Kat: …. ….” adresinde, 9.12.2005 tarihinde tebliği üzerine, 15.10.2004 tarihli vekaletnameyle vekil tayin edilen Av. …. tarafından, …. Vergi Mahkemesi aracılığıyla Danıştay Yedinci Dairesi Başkanlığına iletilmek üzere …. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen ve 22.12.2005 tarihinde Mahkeme kayıtlarına alınan dilekçeyle, kararın düzeltilmesi talebinde bulunulduğu; söz konusu dilekçenin …. Vergi Mahkemesinin kayıtlarına 5.1.2006 tarihinde alındığı, ancak …. Vergi Mahkemesince, 29.12.2005 gün ve E: 2005/505; K: 2005/526 sayılı kararla, bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece idari yargı yerlerinin kararlarının, üst derece idari yargı yerince bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, bozma kararındaki gerekçeler doğrultusunda karar verilebilmesi için, bozma kararının kesinleşmesi gerekir. Kararın düzeltilmesi isteminde bulunulması için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15’inci maddesinde öngörülen onbeş günlük sürenin dolmasından sonra, kararın düzeltilmesi dilekçesinin, anılan Kanunun 4`üncü maddesinde belirtilen yerler aracılığı ile ilgili mahkemeye gönderilebileceği olasılığı da dikkate alınarak, makul bir sürenin daha geçmesinin beklenilmesi ve böylelikle ilgili tarafın hak arama yollarından birisi olan kararın düzeltilmesi yoluna başvurmasına olanak tanınması, adil yargılama ilkesinin gereklerindendir.
Olayda, Danıştay Yedinci Dairesinin 26.9.2005 gün ve E: 2002/412; K: 2005/2066 sayılı bozma kararının davacı Şirket vekiline, 9.12.2005 tarihinde tebliği üzerine, …. Vergi Mahkemesi aracılığıyla Danıştay Yedinci Dairesi Başkanlığına iletilmek üzere …. Asliye Hukuk Mahkemesine, yasal süre içerisinde, 22.12.2005 tarihinde kararın düzeltilmesi dilekçesi verilmiş olduğundan, kesinleşmemiş olan bozma kararına uyulmak suretiyle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının ( BOZULMASINA ); bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, oybirliği ile karar verildi.
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU Esas: 2014/404 Karar: 2015/5697
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; davacı şirket hakkında, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 17., 25/8. maddeleri uyarınca 73.966,00.TL idari para cezası ve reklam durdurma cezası uygulanmasına dair 20.10.2011 günlü, 2982 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 09.01.2012 günlü, E:2011/2427, K:2012/30 Sayılı kararıyla; 4077 Sayılı Kanun’un 17., 25/8. maddeleri uyarınca 73,966,00 TL idari para cezası ile reklam durdurma cezasına dair 20.10.2011 günlü, 2982 Sayılı işlemin davacı şirkete tebliğ edildiği 27.10.2011 tarihini takip eden 28.10.2011 tarihinden itibaren 4077 Sayılı Kanun’un 26 /3. maddesi uyarınca 15 gün içinde ve en son 11.11.2011 tarihinde dava açılması gerekirken, dava dilekçesinin Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere 10.11.2011 tarihinde İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verildiği, Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi kayıtlarına ise 17.11.2011 tarihinde girdiği, anılan süre geçirildikten sonra 17.11.2011 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Anılan karar, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 13.02.2013 günlü, E:2012/9913, K:2013/1167 Sayılı kararıyla; 2577 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde, 05.07.2012 günlü, 28344 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6352 Sayılı Kanun’un 52. maddesiyle yapılan değişiklikle, dilekçeler ve savunmalar ile davalara dair her türlü evrakın büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın Asliye Hukuk Hakimliklerine verilebileceğinin düzenlendiği, bu durumda; İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 10.11.2011 tarihinde verilen dava dilekçesinin 15 günlük yasal süre içerisinde verildiği görüldüğünden, davanın süre aşımı sebebiyle reddine dair İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesi, bozma kararına uymayarak ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı, Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 05.11.2013 günlü, E:2013/1485, K:2013/1406 Sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 26. maddesinin4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 26. maddesinin üçüncü fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî yaptırım kararlarına karşı 06.01.1982 tarihli ve 2577 Sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulacağı, İdare Mahkemesinde davanın, işlemin tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde açılacağı belirtilmiştir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4. maddesinde2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4. maddesinde, dilekçeler ve savunmalar ile davalara dair her türlü evrakın, Danıştay veya ait mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebileceği hükmüne yer verilmiş iken, 05.07.2012 günlü, 28344 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki 6352 Sayılı Kanun’un 52. maddesinde yapılan değişiklik ile, söz konusu maddenin ( 1 ) numaralı fıkrasında yer alan “bulunmayan yerlerde” ibaresinden sonra gelmek üzere “büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın” ibaresi eklenmiştir.
6352 Sayılı Kanun’un 52. maddesiyle6352 Sayılı Kanun’un 52. maddesiyle yapılan ve yukarıda bahsedilen ibareye, kanun tasarı metninde yer verilmediği ancak komisyon toplantıları esnasında yeni madde ihdasına dair olarak verilen önergede, 2577 Sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında geçen “bulunmayan yerlerde” ibaresinden sonra gelmek üzere “büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın” ibaresi eklenmesi isteminde bulunulduğu, önergenin gerekçesi olarak; “Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde bulunan ilçe belediyelerinde ikamet eden vatandaşların, idarî yargı mercilerine gönderecekleri dilekçelerini, bu ilçelerdeki asliye hukuk mahkemelerine verebilmesi sağlanarak, vatandaşların ulaşım yükünden kurtarılması amaçlanmaktadır.” ifadesine yer verildiği görülmektedir.
Bu durumda, 6352 Sayılı Kanun’un 52. maddesinin, gerekçesiyle birlikte değerlendirilmesi sonucunda, değişikliğin amacıyla bağdaşmayacak şekilde davacılar aleyhine yorumlanmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu nedenle, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi kayıtlarına 10.11.2011 tarihinde giren dilekçeyle davanın 15 günlük özel dava açma süresi içinde açıldığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı sebebiyle reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 05.11.2013 günlü, E:2013/1485, K:2013/1406 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.12.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 05.11.2013 günlü, E:2013/1485, K:2013/1406 Sayılı ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.