İnsan Hakları

Toplantı ve Yürüyüş Hakkı Temel Haklar

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı

Hak Nasıl Tanımlanır?

İnsan varoluşu kadar eski “özgürlük” (Libertas) ve çağdaş yönetim biçimlerinden özgürlükleri en öne koyan “demokrasi” (Democratia) ile var olan temel hak ve özgürlüklerden olan “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı”, barışçıl toplanma ve toplu halde hak görüş ve taleplerini paylaşma, bildirme ve tartışma özgürlüğünü tanımlamaktadır. “İfade özgürlüğü”nün en temel hayata geçme şekillerinden olan bu hak, siyasal, sosyal, ekonomik, bireyleri ve toplumu ilgilendirir her konuda bireylere toplu halde kendini ve ortak iradeyi ifade etme fırsatı tanır.

Uluslararası Üst Normlar ve İlkeler Bağlamında

Toplantı ve Yürüyüş Hakkı

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (UDHR)

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu – 1948

Madde 20/1: “Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.”  

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (ECHR)

Avrupa Konseyi – 1950

“Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü
1. Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.
2. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.”

Türk Hukukunda Toplantı ve Yürüyüş Hakkı

T.C. Anayasası

Türkiye Büyük Millet Meclisi – 1982

Toplantı Hak ve Hürriyetleri

B.Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı

Madde 34 – (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.) Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,  millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu

Kanun Numarası : 2911 Kabul Tarihi : 6/10/1983

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı

Madde 3 – Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

(Değişik: 3/8/2002-4771/5 md.) Yabancıların bu Kanun hükümlerine göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, İçişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Yabancıların bu Kanuna göre düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde topluluğa hitap etmeleri, afiş, pankart, resim, flama, levha, araç ve gereçler taşımaları, toplantının yapılacağı mahallin en büyük mülkî idare amirliğine toplantıdan en az kırksekiz saat önce yapılacak bildirimle mümkündür.

YAZARIN NOTU : 2911 Sayılı Kanun, inceleyenlerin de göreceği üzere en büyük madde değişikliklerini, seçim kararı alınan günlerde, ekonomik buhran dönemlerinde, Anayasa değişikliği referandumları öncesinde ve sonrasında görmüştür. Değişikliklerde güdülen zamanlamanın temelinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin ciddi siyasal ve ekonomik krizler yaşandığı sırada yaşanması oldukça muhtemel toplantı ve gösterilerin şiddet içermeye meyilli hale gelmesini önlemek yahut şiddetten bağımsız şekilde toplumun sıklıkla protesto hakkına başvurarak toplumsal krizin önünü açmasını önlemek, bu tip sorunlarda mevcut iktidar yönetimlerinin mesuliyet kabul etmek istememesi şeklinde yorumluyoruz. 

Hak Kullanılma Aşamaları

İnsan hakları hukuku yerleşik doktrininde, temel özgürlüklerin kullanılmasında üç farklı usul kullanılmaktadır:

  • Serbestlik:

Hak süjesi (kişi), doğrudan doğruya, herhangi bir kişi veya makamın izni veya müdahalesi olmadan özgürlüğü kullanır. Usulün yapısı gereği, kamu düzeninin bozucu faaliyetler ve hukuka aykırı sonuçlar engellenmemekte, oluşur ise sonradan yaptırımlar gündeme gelmektedir.

  • İzin:

Bu sistemde hak ve özgürlüğün kullanımı için idari makamlardan izin alınması öngörülür. Serbestlik usulünün tabi olduğu “hürriyet karinesi”ne aykırı bir sistem olması nedeniyle istisnai bir sistemdir, temel hak kullanım usulü olarak belirlenmesi yasaktır. Burada idari iznin amacı, ilgili özgürlüğün kullanılması izninden ziyade bir nevi “kötüye kullanılmaması” bildirimidir.

YAZARIN NOTU: Denetleyici ve önleyici sistem olan izin usulünde izin vermeye yetkili kılınan “idari birim”in bu yetkiyi doğru şekilde kullanabilmesi için mevcut hukuki düzende özgürlüklerin yer ve ehemmiyetini tam ve doğru şekilde kavraması gerektiğinden ve makamları idare edenler de, kişisel zaaf ve önyargıları bulunabilecek insanlar olduğundan, bu izin süreci, verilen ve verilmeyen izinler sıkı bir şekilde hukuka uygunluk/yerindelik denetimine alınmalıdır.

  • Bildirim:

İdarenin, bireylerin hak ve özgürlük temelli faaliyetlerinden önceden haberdar olarak gerekli önlemleri alabilmesi için yetkili makamlara bildirimde bulunma usulü, Türkiye’de “toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı”nın kullanılması için kabul edilen usuldür. Toplantı ve yürüyüş sürecinde çevreye zarar verilmemesi, trafiğin alternatif yere yönlendirilmesi veya aksamaması, göstericilerin saldırılara maruz kalmaması için polis salt bu önlemler için tedbirler alır ve bildirimin tek temel fonksiyonu da budur.

Nitekim 2911 Sayılı Kanun maddeleri, toplantı ve gösteri yürüyüşleri için izin alınmayacağını, bildirim yapılacağını net ortaya koymaktadır.

Hak süjesi, ilgili idari (adli) makama, kullanacağı hak ve özgürlüğe, yerine, zamanına ilişkin bilgileri iletir. Burada ilgili makam, kural olarak karar yetkisine sahip değildir; bildirimi kaydetme ve alındı belgesiyle sınırlı yetkisi söz konusudur. Dolayısıyla, şartlarını taşıyan bir bildirim karşısında idarenin alındı belgesi vermemesi hukuka aykırı hale gelmekte, menfaati doğrudan ihlal edilenler açısından idarenin tazminat yükümlülüğünü doğurmaktadır.

Türk Hukuk Doktrininin Hakka Yaklaşımı

“…Yürüyüş ve gösterilerin genel yollarda yapılması bu tür gruplaşmaların amacı gereğidir. Bu bakımdan yol aksayışı her zaman kamu düzeninin bozulması olarak yorumlanamaz. Burada kamu makamlarına düşen görev, silahsız ve saldırısız olmak koşuluyla bu özgürlüğü güvence altına almaktır…” – İbrahim Özden KABOĞLU – Özgürlükler Hukuku-İnsan Haklarının Hukuksal Yapısı

“…Bildirim usulü, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi kamu düzenini yakından ilgilendiren özgürlüklerin kullanılmasında, yetkili otoritelere barış ve düzeni koruma bakımından gerekli tedbirleri alma olanağı vermektedir. Demokratik rejimlerde bu tür gerekli tedbirlerin amacının sadece barış ve düzeni korumak olmadığını, aynı zamanda bu özgürlüğün kullanılabilmesini sağlama amacına da yönelmesi gerektiğini vurgulamak gerekmektedir…” Münci KAPANİ – Kamu Hürriyetleri

“…Müdahalenin haklı olabilmesi için “demokratik bir toplumda gerekli” olması şarttır. Demokratik toplum, çoğulculuğu benimsemiş, açık fikirli ve hoşgörülü toplumdur. “gerekli”den kasıt da müdahaleye dayanak gösterilen meşru sebebin somut olayda müdahale için zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaç yaratması gerektiğidir. Bunun için müdahalenin meşru sebeple ilgili ve yeterli gerekçesi bulunmalı, meşru amaçla oranlı bir müdahale söz konusu olmalıdır. “Gerekli” ifadesi bir anlamda Anayasa m. 13’teki ölçülülük kavramını karşılamaktadır. Ölçülülük ilkesinin unsurlarından biri olan gereklilikten kasıt sınırlama ile ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye yeter en yumuşak en hafif müdahale aracıyla yetinilmesi zorunluluğudur…” Kemal GÖZLER – Türk Anayasa Hukuku Dersleri

“…Bildirim usûlü açısından temel sorunlardan biri belirtildiği üzere gizli bir izne dönüştürülebilmesidir. Kanunla getirilen bildirim şartının, gizli bir müdahale aracı haline getirilmesi ve özgürlükçü değil, sınırlandırıcı şekilde kolluk makamlarına tanınan bir ‘lütuf’ olarak algılanması, tekil olaylarda Anayasa’ya aykırı sonuçlara neden olmaktadır…” Tolga ŞİRİN – Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkına İlişkin Sorunlar – Anayasa Hukuku Dergisi

Anayasa Mahkemesinin Hakka Yaklaşımı

“…Anayasa Mahkemesine göre, grubun oturma eylemi sırasında trafiğin aksaması üzerine yolun bir kısmını açması, daha sonra yürüyüşe başlamaları sırasında taşkınlık yapmamaları, polisin müdahalesi sırasında saldırgan tutum takınmamaları eylemin barışçıl amaçlarla yapıldığının bir göstergesidir. Bu durumda kanun dışı olsa dahi barışçıl amaçlarla yapılan bir protestoda, grubun dağıtılması yönünde polisin daha sabırlı ve hoşgörülü olması beklenir…” Ali Rıza Özer ve Diğerleri Başvurusu, B.N. 2013/3924, K.T. 06.01.2015

“…Somut olayda, basın açıklaması ve protesto gösteri yapılacağı yönünde önceden idareye bildirim yapıldığına dair bir bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte Başbakanın protesto gösterisinin yapıldığı 13/12/2014 tarihinde Adana’ya geleceğini öğrenen göstericiler yönünden derhâl tepki verilmesi gerekli olan hâllerin mevcut olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle sadece bildirim yapılmamış olması somut olayda toplantıya müdahale edilmesi için yeterli kabul edilemez…” Umut Şimşek ve Diğerleri Başvurusu, B.N. 2015/1431, K.T. 12.06.2018

“…İdari para cezası şeklindeki müdahalenin uygulanması suretiyle bireylerin toplantı hakkına keyfî olarak müdahale edilmemesini sağlayacak güvencelerin başında emre aykırılığın kamu düzenini bozucu etkisinin ya da kamu düzeninin bozulması yakın tehlikesinin -içinde bulunulan şartlar ile başvurucunun eyleminin niteliği dikkate alınarak- yeterli kabul edilebilecek gerekçelerinin asgari düzeyde de olsa somut olgularla ortaya konulması gelmektedir. Olağanüstü şartlarla ilgili asgari ve yeterli gerekçelerden ziyade soyut ve genel gerekçeler, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanımını anlamsız hâle getirebilir ve hakkın hiç kullanılamamasına yol açabilir. Dolayısıyla -hangi nedenle benimsenmiş olursa olsun- olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde de dolaylı müdahalenin somut olayla ilgili gerekçesi ortaya konulmaksızın uygulanması durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olarak kabul edilemez…” Erdal KARADAŞ Başvurusu, B.N. 2017/22700, K.T. 28/5/2019

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00

Gizlilik

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu