Bilişim ve Teknoloji HukukuCeza Hukuku

Siber Suçlarda Şüpheli Tespiti

Siber Suçlarda Şüpheli Tespiti

İnternet ve Bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen suçlar, başka deyişle Siber Suçlar; veri sistemlerine girme, kişisel sanal veriyi ele geçirme, banka ve kredi kartı dolandırıcılığı, özel hayatın gizliliğini ihlal, sosyal medyadan şantaj ya da hakaret gibi pek çok çeşitli suç türünü içine alan bir spektrumdur.

Bu suç tiplerinde şüphelilerin tespit edilmesi Türk Ceza Kanunu’ndaki diğer suçlara göre daha zordur daha doğru deyişle özel uzmanlık gerektirmektedir. Siber suçlarda şüpheli tespiti çoğunlukla suçun işlendiği esnada kullanılan bilişim sistemi aracının (bilgisayar, telefon vb.) tespiti ile yapılmaktadır. Şüphelinin ve şüphelinin bulunduğu yerin bilgi sistemi aracı aracılığıyla bulunması için IP adresi bilgisine ihtiyaç duyulmaktadır.

Fikri mülkiyet kayıtlarının soruşturma aşamasında delil olarak kabul edilebilmesi için, suç işlendiğine dair delillerin toplanması aşamasında bu kayıtların düzenli ve doğrulanabilir bir şekilde tutulması gerekmektedir. IP adresi belirlenirken adres, tarih ve saat gibi konularda oldukça hassas bir inceleme yapılmalıdır. Örneğin yurt dışı kaynaklı bir IP adresi belirlenirken saat farkı dikkate alınmalıdır.

Yanlış tespit edilen IP adresleri, tüm soruşturmanın gidişatını değiştirebilir ve şüphelinin yanlış tanımlanmasına yol açabilir. Olayla ilgisi olmayan kişiler şüpheli veya sanık olarak yargılanabilir. Bu tür sonuçlarla karşılaşmamak için IP bilgilerinin kaynağının güvenli olup olmadığı araştırılmalıdır. Aynı şekilde, IP bilgisinin NAT ve PORT olması hallerinde verinin delil değeri ve kesinleştirilme aşamaları değişebilmektedir.

Siber Suçlarda IP Adresinin Tespiti

Siber suçlarda şüphelinin tespitinde en yaygın olarak kullanılan yöntem IP adresi tespitidir. Suçun işlendiği anda kullanılan IP numarası belirlenir ve bu numaradan ilgili kullanıcı belirlenir. Yani öncelikle içerik sağlayıcı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’dan IP adresi tespiti talep edilmekte, gelen IP verisinin de, internet/ethernet bağlantısı hizmeti veren operatör ve telekomünikasyon firmalarından hangi tüketiciye ait olduğu talep edilmekte, böylelikle internet hizmetini alan ve IP kullanan şahıslara, bu aşamada “suçun muhtemel failine” ulaşılabilmektedir.

Ancak tespit edilen IP adresinin internet kafe, otel, kütüphane gibi yerler olması da mümkündür. Bu gibi durumlarda faili tespit etmek çok zordur. Bu durumlarda, IP adresinden başka destekleyici kanıtlara ihtiyaç vardır.

“f) internet ortamında islenen suçlara dair trafik bilgileri, yer sağlayıcılar veya erişim sağlayıcılar tarafından 90 gün süreyle saklanmaktadır. Bu süre içinde resmi otoritelerce başvurulduğunda anılan saklama süresine 90 gün daha ilave edilmektedir.” açıklamalarına, olayın üzerinden geçen zaman dilimine ve dosya kapsamına nazaran, gelinen aşamada, savunmanın aksine maddi bir delil elde edilmesi imkânının bulunmaması karsısında, sanığın mahkumiyetine yeter, her türlü derecede şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle üzerine atılı hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından dolayı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, dosyada mevcut delillerden hangilerine hangi sebeplerle itibar edildiği irdelenmeyip, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın, yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi” Yar. 12. CD, E.2015/4151, K.2016/259, 13.01.2016

Yukarıda da açıkladığımız şekilde, suçun failini belirlemek için IP adresinin tespiti yeterli değildir. Çünkü bu adres, suçu işleyen kişi hakkında herhangi bir kişisel bilgi vermemektedir. Faile ulaşmak için belirlenen IP adresinin kime ait olduğu sorgulanmalıdır. Bu sorgulama görevi, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından yerine getirilir.

Açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere IP adresi tek başına suçun bu adres sahibi tarafından işlendiğini göstermez. IP adresi araştırma için bir başlangıç ​​noktası olarak kabul edilebilir.

IP Adresi Delil Olarak Kabul Edilebilir mi?

Bilişim sistemleri üzerinden işlenen suçlarda faile ulaşmada en önemli delillerden biri IP adresleridir. Ancak manipüle edilmesi oldukça kolay olan bu adres üzerinden yapılan araştırmalarda yanıltıcı sonuçlara ulaşmak mümkündür.

“TCP yönlendirmesi,“proxy” sunucular, paket yönlendirmeleri, web ve e-posta isimleri, IP adresi ve e-posta adresi ele geçirme, oturum engelleme, DNS yanıltma gibi uygulamalar söz konusu delile şüpheden arındırılmış bir delil olarak yaklaşılmasını imkansız kılar.” IP Adreslerine Yargılamada Ne Kadar Güvenilir? – Gülsel Öykü Özçelik

Bilişim sistemi üzerinden işlenen suçtan sonra yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen IP adresi, suçun tek başına işlendiğine dair delil olarak kabul edilemez. Yani kişiyi mahkum ederken sadece bu IP numarasına dayanmak hukuka uygun olmayacaktır.

IP adresleri mahkûmiyet kararı için yeterli delil olarak kabul edilmemekle birlikte, destekleyici başka deliller varsa IP adresinden kimliği tespit edilen kişi hakkında mahkûmiyet kararı verilebilir. Yargıtay kararlarında da durum böyledir.

IP adresi araması sonucunda belirlenen adres konut ise, konutta yaşayan herkes şüpheli sıfatını taşır. Bu aşamada suçun evdeki bir kişi tarafından işlendiğini destekleyen başka deliller varsa kişi hakkında mahkûmiyete varılması mümkündür.

Bazı durumlarda IP adresleri ile tanımlanan kişiler şifrelerini kırarak üçüncü şahısların internete eriştiğine dair savunma yapabilirler. Bu durumda, ilgili kanıtın doğru olup olmadığını belirlemek için teknik bir inceleme yapılması gerekir. Uzmanlık gerektiren bu işlemler uzmanlar aracılığı ile çözümlenmektedir.

“5-Sanıga ait olan ve ayrıca suça konu islemin yapıldıgı tespit edilecek olan modemlerin, bilgisayar kasalarının ve yukarıda belirtilen hususlarıda içeren dosyanın bütünüyle bilisim suçlarından anlayan tercihen bilgisayarlar mühendisi bir bilirkisiye tevdi edilerek bilgisayarlara baglı modem türlerinin tespit edilmesi, modem hatlarının kablosuz olması durumunda hattın güvenligi için gerekli
önlemlerin alınıp alınmadığı, internet bağlantısına dışarıdan girilip girilemeyeceği, IP numarasının değistirilmesinin mümkün olup olmadığı, bilgisayarlara virüs gönderilerek bilgilerinin alınıp alınmadığı suça konu işlemin ne şekilde nereden yapıldığı konularında rapor düzenlettirilmesi, sonucuna göre tüm deliller çerçevesinde sanığın hukuksal durumunun değerlendirilmesi gerekirken, bu konularda kovuşturma genişletilmeden sanığın eksik kovuşturmayla cezalandırılmasına karar verilmesi” Yar. 13. CD, E.2012/1947, K.2013/18603,
06.06.2013

Başkasının IP Adresiyle Bilgisayar Suçları

Siber suçlar yoluyla işlenen suçlarda, faillerin suçu başkasının IP numarası üzerinden işlediğine uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Failler, başka birinin IP adresini kullanarak veya bir VPN kullanarak kimliklerini gizleme yoluna başvururlar. Ancak bunların pratikte de tespit edildiği örnekler mevcuttur.

Gerçekten de kablosuz modem belli bir abone adına kayıtlı IP adresi üzerinden hizmet vermektedir. Eğer modem şifrelenmemiş veya uygulamadaki tabiriyle şifresi kırılmışsa, sinyalinin ulaştığı her yerden internete bağlanmak mümkün hale gelmektedir. Aynı yönde, bkz. Değirmenci, Sayısal (Dijital) Delil, 406. Bilişim Suçlarında IP Tespiti ile Ekran Görüntüleri Çıktılarının İspat Değeri – Bilişim Hukuku Dergisi – Doğan Gedik – Dr., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hâkimi

Bu durumda, suçla ilgisi olmayan kişiler şüpheli olarak soruşturmaya dahil edilir. Bu nedenle IP adresleri çoğu zaman kesin delil olarak kabul edilmekte ve herhangi bir işlem yapılamamaktadır. İnsanların yalnızca IP adresleri nedeniyle mahkum edilmesi her zaman alışılmadık bir durum değildir. Ancak uygulamada şüpheliler çoğu zaman IP adresi üzerinden tespit edilebilmektedir.

İnternet üzerinden işlenen suçlarda birden fazla hukuki konu gündeme gelecektir. İnternet ortamında kişiye karşı işlenen suçlarda erişimin engellenmesi ve içeriğin kaldırılması süreci takip edilebileceği gibi suçtan zarar gören sıfatındaki mağdurun katılan sıfatını almasını takiben kesinleşen ceza hükmüne dayanarak maddi ve manevi tazminat davası da takip edilebilecektir.

Siber Suçlarda Şüphelilerin Tespiti Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Yukarıda siber suçlarda şüpheli tespiti ile ilgili temel hukuki hususlardan ve bu tespitin uygulamada nasıl yapıldığından bahsettik. Ayrıca siber suçlarda şüpheli tespiti ile ilgili sıkça sorulan bazı soruları da yanıtlayacağız.

Siber Suç Ne Demektir?

Bilişim sistemlerini ve olanaklarını kullanarak bu sistemler üzerinden hukuken suç sayılabilecek fiillerin işlenmesi siber suçları oluşturmaktadır. Daha çok internet ortamında işlenen suçlar olarak bilinir.

Siber Suçlarda Şüpheli Nasıl Tespit Edilir?

Öncelikle şüphelinin kullandığı bilgi sistemi tespit edilir ve bu tespit sonucunda kişinin IP adresinin keşfedilmesi ile şüphelinin kimlik ve konum bilgilerine ulaşmak kolaylaşır. Bu nedenle IP adresinin doğru belirlenmesi son derece önemlidir.

Şüphelinin Tespiti İçin IP Adresinin Bulunması Yeterli mi?

Hayır. Tek başına IP adresini bulmak şüphelinin kimliğini ortaya çıkarmayabilir. IP kapsamında, şüphelinin kişisel bilgileri mevcut olmayabilir. IP adresinin kime ait olduğunun ve bu kişinin gerçekten ilgili işlemi yapan kişi olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.

Siber Suçlarda Şüpheli Tespit Sürecini Kim Yürütür?

Bu sürecin soruşturma aşaması kapsamında olması halinde, Cumhuriyet savcısı ilgili alanda uzmanlaşmış kolluk birimi ile birlikte süreci yürütür. Mahkeme sürecinde tüm süreç mahkemenin gözlem ve denetimi çerçevesinde ilerler.

Toplu Kullanım Alanlarında IP Adresi Görünürse Ne Olur?

Kütüphane, internet cafe, okul vb. kişilerin toplandığı ve teknik cihazların kullanıldığı yerler gibi yerlerden IP alınması durumunda, şüphelinin kimliğinin tespitine yardımcı olabilecek bazı somut delil ve bulgulara da ihtiyaç vardır.

Başkasının IP Adresi Üzerinden Siber Suç İşlenirse Ne Olur?

Bu durumda haksız yere suç isnat edilen kişi, kendi IP adresinin başkaları tarafından kullanılması suretiyle suç işlendiğini iddia etmektedir. Bunun üzerine mahkeme tarafından bilirkişiden istenecek rapor sonucunda bu teknik konu aydınlatılır ve gerçekten masum olan kişi ceza yargılaması sürecinden kurtulmuş olur.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00

Gizlilik

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu